Gece telefon çaldı, eski bir arkadaş arıyor. ‘ Halikarnas Balıkçısı’nın bana İngilizceye veya Fransızcaya çevrilmiş bir kitabını bulabilir misin, acil? Almanca da olur.’ Buyrun bakalım! Referans sitelere bak, iyi bilen esnafa, meraklısına mesaj at, sırnaş. Google Mogıl, ara; yok. Yahu nasıl olur derken arkadaşım tekrar aradı, ‘Nasıl olur arkadaş! Bu adam Türkiye’nin Hemingway’ı değil mi? Bu adam çevrilmeyecek de kimler çevrilecek!?’ diye giyiniyor. Biz de çevrilenlerin filan bir kısmını düşündük de. Yaa sabır deyip duruyoruz. Böylesine konuşan adam da edebiyat meraklısı veya koleksiyoner değil, sadece sıkı yelkenci ve çok eski Bodrum tutkunu. Ayrıca affedersiniz, mühendis. Yani öyle sosyal bir meslek sahibi değil turizmci, arkeolog, öğretmen nev’iden. Dinledik dinledik, kapattık telefonu.
Ertesi sabah tekrar aradı, ‘Peki ne yapmak lazım İngilizce yayınlamak için?’ diye sordu. Telif, tercüme, baskı, yayın filan. Dilimiz döndüğünce anlattık. ‘Tamam’ dedi ‘Ben destek olacağım, yayınlayalım.’
Ve kalkıştık; tercümesi yapıldı. Editörlüğünü Halikarnas Balıkçısı’nın torunları yaptı ve kitap hazırlandı. Kitabın kapağı ve her şeyi Halikarnas Balıkçısı’nın eserlerinden oluştu. Malum, Balıkçı sadece yazar değildi. Balıkçı, sünger avcısı, ressam, şair, turizm rehberi, arkeolog, Mavi Yolculuk mucidi..
Yukarıdaki resim mi? Rahmetli Halikarnas Balıkçısı’nın bir eseri, kitabın şömizi olacak, nasipse…