SEVGİ VE SAYGI İSTİYORUM
Ya da nafile cemiyetler tarihi
1945 yılında sıcak bir haziran günü. Profesör doktor Zeki Zeren, Kadıköy’ü, Bahariye caddesindeki evine gitmekte. Yolda yine kendisi gibi doktor olan bir arkadaşıyla (İhsan Karlıklı) karşılaşır. Bu sinirli dost derdini anlatmaya başlar: “Azizim, yeni yaptırdığım yazlık keten elbisemi bugün ilk defa giymiştim, sokakta giderken bir evin penceresinden aşağı bir kova çirkef boşalttılar.” İhsan Karlıklı bu terbiyesizliğin tabii ki peşini bırak- mamıştır. Aynı zamanda belediye başkanı olan kaymakama gitmiş, o da bu işi yapan kadına beş lira ceza kesmiştir. Kadın da özür dilemiş ve elbiseyi temizleteceğini söyle- miştir, ama İhsan Bey’in siniri bir kere bozulmuştur işte…
Zeki Zeren bir önceki dönemde CHP Kadıköy ilçe başkanı olduğu için sık sık görüş- tüğü kaymakama, bu akşam da uğrayacaktır. Arkadaşına meseleyle ilgileneceğini söyle- yip ayrılır. Eve doğru giderken, doğup büyüdüğü şu güzel İstanbul’da son yıllarda sayısı her gün artan saygısızlıkları düşünür. Saygısızlıkları çoğaltan sebepler arasında en önem- lisi, aydın kesimin saygısızlıklarla savaşmak gereğine inanmaması ya da buna cesaret etmemesi olduğuna karar verir. Akşam konuyu kulüpte kaymakama açarken bir büyük saygısızlığa daha tanık olurlar. “Memlekette yüksek mevkilerde bulunmuş bir zat”, içki- den o kadar sıkışmış olacak ki, hemen önlerinde bir duvar dibinde ihtiyacını gideriverir! İşte bir “tarihsel moment” noktası! Hep birlikte karar verilir: Hemen bir “Saygısızlıkla Savaş Derneği” kurulacaktır!
Büyüteçli Bir Rozet
Derneğin kuruluş tarihi temmuz 1945. Başkan Zeki Zeren yanı sıra diğer kurucuların da büyük çoğunluğu Kadıköylü. Banka müdürü, avukat, veteriner, doktor, tüccar gibi muteber mesleklere sahipler. Derneğin amacı tüzüğünde iki madde halinde belirtilmiş:
1. İstanbul’da belediye mizamlarını tanıtmak ve bu nizamların uygulanmasında, hemşehri yaşayışına sağlanması düşünülen karşılıklı faydaları anlatmak ve nizamlara saygıyı göstermeğe davet etmek.
2. İstanbul şehrinde ileri, medenî bir şehir topluluğu yaşayışının gerektirdiği karşılık- lı saygı âdabını kökleştirmek ve yaymak için çalışmak.
Kısaltılmış olarak adını Sa.Sa.De. olarak kullanan derneğin (İkinci dünya savaşının hemen ardından SS ve SA deneyimleri ertesinde ne cüretkâr bir seçimdir diye düşünmeden edemiyor insan!), basında yer alan ilk görüşlerine baktığımızda, bu amaçları nasıl yerine getirmeyi düşündüklerini öğreniyoruz. Elbette üyelerin ve hemşehrilerin tavsiye ve dilekleri dinlenecek; bu dileklerin yaşama geçmesi için hem idari makamlar nezdinde, hem de basını kullanarak çaba gösterilecektir. Ayrıca konferanslar tertiple- mek, afişler hazırlamak da programa alınmıştır.
Kim olduğunu bilmediğimiz bir amatör çizere, derneğin amblem/rozeti yaptırılır. Görüleceği gibi bu rozette bir göz, pertavsız (mercek) eşliğinde Kız Kulesi’yle simgelen- miş olan İstanbul şehrine bakmaktadır. Bu rozetle epeyi dalga geçilir. Örneğin Cemal Nadir, Amcabey vasıtasyla şöyle demektedir: “Eğer bunun [yani rozetteki pertavsızla bakan gözün] manası koca şehirde saygılı bir vatandaş aramaksa, rozete pertavsız yerine Diyojen’in meşhur fenerini koymak daha uygun olurdu.”
Bir başka karikatürde ise mercek yerine teleskop önerilir. Karikatürist Ramiz ise pertavsızın ancak “saygısızları değil, saygılıları arama”da işe yarayacağını yazar. Sadun Savcı da, “şehrimizin saygısızları, şehir nüfusuna nisbetle sayısı ne kadar az olursa olsun, pertavsızla aranacak kadar görünmez ve gizli kapaklı değiller” diye bir uyarı yapar. Dr. Z. Z. olarak imza atan dernek başkanımız, amblemin mana ve ehemmiyetini şöyle açık- lamaktadır: “Rozetteki bu mercek, aramayı değil incelemeyi göstermektedir. Derneğin gözü İstanbul’a ülkü çerçevesi içinde kendi gözüyle bakıyor ve kendi adesesiyle [mercek] İstanbul’u inceliyor. Yoksa işi şakaya vuran sayın mizah üstatları Kör Kadı ile Amcabey’in sandıkları gibi, bizim büyüteç; ne saygılı aramak için, ne de saygısızları bulmak içindir.” (….)