Saat üç’ü geçmiş olmalı. Sabaha yakınız. Dışarıda iki sarhoş Delilah’ı söyleyerek geçiyor. Bir an tedirgin oluyorum: Sivrisinek vızıldamasına uyanan eşim gözkapaklarını oynatır gibi oluyor, ama çok şükür, uyanmıyor. Demek tüm gün yorulmuş. Oda küçük değil ama büyük de sayılmaz. Karanlık. Adamların sesleri şimdi biraz daha uzak ama hala, bizim sokakta olmalılar. Bir ara duruyorlar. Bilmediğim bir şarkıya başlayıp, kahkahalarla yarıda bitiriyorlar, ya da en azından ben öyle sanıyorum. Budapeşte’deyiz. Açık pencereden hafif bir rüzgar esiyor. Bir bit pazarından aldığım eski fotoğraflardan birine bakmak istiyorum ama çoğu şeyi yapmak için işgüzar bir saat.
Acaba o sokak otelin yakınında mıdır? Artık sesleri duyulmayan sarhoşlar, yolların kesişiminde kalan o kulübenin önünden geçmiş midir bu gece, kim bilir? Dün gittiğimiz lokantadaki cimbalom müzisyeni, kolunun altında enstrümanı, yürümüş müdür o kaldırımlardan evine dönerken? Süpürgeli kadın, uçmaktan yorulmuş bir eski zaman cadısı olabilir mi, ya da eşimin, cimbalom müzisyeninden istediği parça olan Moonriver’ı o meşhur filmde söyleyen ahir zaman cadısı Holly Golightly’nin eski kıtada ve anılarında kalan büyükannesi?
Aklıma yine, cimbalomcu geliyor ve gülümsemesi. Her daim favorim Anton Karas’ın “Üçüncü Adam”ını bu Macarlara münhasır enstrümanla çalmasını, ardından Türk olduğumuzu duyunca önce “Üsküdar’a Gider İken” ve “Denizle Mehtap”la devam etmesini yaşıyorum bir an. Kendimi Viyana’da çektiği unutulmaz film “Üçüncü Adam” için müzik ararken bir lokantada, tam da bu şekilde Karas’ı ve melodisini keşfeden İngiliz rejisör Carol Reed gibi hissediyorum. Filmden anlar geçiyor gözümün önünden, sonra Orson Welles’in dönme dolap sahnesindeki meşhur sözünü duyuyorum: “Birisinin dediği gibi, İtalya’da Borjiyalar döneminde otuz yıl boyunca savaş, terör, cinayet ve kan dökme vardı ama Mikelanj, Leonardo da Vinci ve Rönesans’ı yarattılar. İsviçre’de kardeşçe sevgi- 500 yıllık demokrasi ve barış vardı, ve onlar ne yarattı? Guguklu saati!”
Bu yazıyı, “yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere” müsaadenizi isteyerek noktalıyorum. Uyuyacağım. Sevgiyle kalın.