Zaman makinası olsa, içine girip tuşlarına dokunup tam 1029 sene evvel Bağdat’a gitsek; o gittiğimiz çağda diyar-ı Bağdat’ta kendi halinde bir esnaf ile karşılacaktık. Hani derler ya eskilerin tabiri ile “her mesleğin bir pir’i” vardır. Işte 1029 sene evvel bizi karşılayacak şahsiyet, bizim kadim kültürümüzdeki sahhafların da piri durumundaki İbn Nedim’dir. Çağlar ötesinden meşhur eseri el-Fihrist’i ile adı günümüze gelen bu büyük şahsiyetin özelliği; döneminde elinden geçen ya da çoğalttığı yazma kitapları (daha matbaa icat olmadığı için mertlik devam ediyordu!) isim ve müellif bilgileri ile tek tek kaydetmesidir. İrlanda’da Chester Beatty kütüphanesinde bulunan el-Fihrist’in yazma nüshasının kapağında kendi künyesini ele veren şu yazı yer almaktadır: “Bu kitabın müellifi Ebû’l Ferac Muhammed b. Ebî Ya’kûb İshâk b. Muhammed ishâk el-Verrâk’tır. [O] en-Nedîm diye ma’rûftur”
Tam künyesi ile anarsak, Muhammed bin İshak en-Nedim (vefatı h.380/m.990) kaleme aldığı el-Fihrist eseriyle İslam kültür tarihimizin ilk dört yüzyılını görünür hale getirmiştir. 19. Yüzyılın büyük doğu bilimcisi Gustav Flügel, el-Fihrist’e hayrandır dersek, sanırım müellifimiz ve eserinin ihtişamı daha iyi anlaşılır. Hatta dünya kütüphaneciliğinde tasnif sistemini geliştiren, sistemleştiren Melvil Dewey, kitaba aşina olanların bildiği “Dewey onlu tasnif sistemi”ni bir bakıma ibn-Nedim’e borçludur. Babası gibi İbnü`n-Nedim de “varrak” idi. “Viraka” (kitap istinsah edip ciltlemek, kitap ticareti yapmak) mesleğini babasından öğrenmiş, Bu sayede devrin ilim, kültür ve sanat çevreleriyle ilişki kurma, değişik konularda pek çok kitap tanıma imkânına kavuşmuştu. el-Fihrist eserinde dinler, akımlar, ilimler ve sanatlar hakkında nice bilgiler verirken, bu alanlarda yazılmış eserleri ve bunların muhtevalarını da ayrı ayrı tanıtmıştır.
İslam kültür dünyasında özellikle erken dönem yazma eserler ve telif çalışmalarda; Eski Yunan’dan erken İslam yazıcılığına, tarih, edebiyat, dil, hukuk, kelam, tıp ve felsefe gibi birçok ilmi disiplin çeşitliliğinde, en-Nedîm’in verdiği bilgiler en eski bilgilerdir. Bu açıdan el-Fihrist, bir kaynaktan çok “kaynakların kaynağı”dır. Bütün bunları neden mi anlatıyorum? Malumunuz geçen hafta yazma eserlerin önemine değinmiştim. Bu hafta da aynı eksende biraz da yazmalar dünyasının ana kaynağına değinme arzusu duydum. 19. Yüzyılda Napolyon’un Mısır seferine katılanlar, bu seferde çok sayıda Arapça elyazmasını da toplayıp kendileriyle götürmüşlerdi. Bunlar arasında İbnu’n-Nedim’in el-Fihrist’inin iki nüshası da bulunuyordu. Bu nüshalardan biri, XVIII. yüzyılda Kahire’den Paris’e intikal eder. Biri de aşağı yukarı aynı tarihlerde İstanbul’dan Leiden’a götürülür. Bu nüshalar üzerinde ilk çalışmayı meşhur kitabiyat alimi ve şarkiyatçı Gustav Flügel yapar. Flügel’in 1850’de başlayan çalışması, tam yirmi yıl sürmüştür. Ancak Flügel, 1871 ‘de eseri yayınlayamadan vefat eder ve el-Fihrist ancak 1872’de Almanca olarak basılır. O yıllardan sonra uzun mu uzun bir sessizlik hüküm sürer. Müellifimiz ve eseri sadece çok özel ilgisi olanların bildiği bir kaynak olarak hafızalarda kalır.
Nihayet sessizlik ve ilgisizlik kırıldı. İbn Nedim’in el-Fihrist’inin Türkçe tercümesi; Almanca’sından 147 yıl sonra çıkabildi. Yazma kitaplar tarihimiz açısından büyük bir gecikme; ama olsun. Sonunda kavuştuk el-Fihrist’e.
Edindiğinizde, elinizden bırakamayacağınız bir eser olan el-fihrist, her kitap koleksiyonerinin temel referansları arasında öncü konumdadır vesselam.
(Meraklısı için: (El-fihrist Tercümesi- Çıra Yayınları, 1.Baskı, Şubat -2017)