Reşad Ekrem Koçu’nun meşhur İstanbul Ansiklopedisi ofisimize gelince mecburen oturup karıştırdık, karıştırınca da bu hafta Entel Bülten’e birkaç kısım taşıyalım dedik. Malumunuzdur, İstanbul Ansiklopedisi’nin en eğlenceli yönü, yahu bunun İstanbul’la ne alakası var dediğiniz kısımların dahi Koçu tarafından bir şekilde İstanbul’a bağlanmasıdır. Örneğin, ansiklopedinin F harfinde “Fil Hastalığı” alt başlığı gözüme çarptığında ilginç gelmişti. Önce hastalığın tarif edildiği maddede, bu hastalığın İstanbul’da çok nadir göründüğünü ancak 1962 yılında Mehmed Ali Bel adında bir dokumacının bu hastalığa yakalandığı anlatılmaktadır. Bu şekilde ender görülen durumlar, ilginç olaylardan tutun da meddah hikayelerinde geçen karakterlere, ünlü ya da sıradan kişilerin hayatlarına, mimari yapılara, sokaklara, bohçacılara, tellaklara ve hatta İstanbul sokak diline kadar şehre dair ve şehrin belleğindeki hemen her şey ansiklopedide yer edinmiştir.
Mesela “Figüran, İstiklal Caddesinde Figüranların Çıplak Yürüyüşü” başlığı ilginç bir protestoyu anlatmaktadır. Söz konusu maddede 2 Ocak 1966 günü Çetin Başaran ve Ülkü Tunalı adlı iki genç figüranın çıplak olarak yaptıkları protesto yürüyüşü anlatılıyor: “Yalın ayak ve el ele tutuşmuş olarak yürüyen iki genç halk tarafından hayret ve merakla takip edilmiştir ve “şişkin bazulu ve atlet yapılı” Çetin Başaran etraflarını saran halkı Taksim Meydanında şunları söylemiştir: “Elliye yakın filmde hep benim yumruklarım konuştu. Ülkü de ona yakın filmde oynadı, ikimizde dublörlükten ve figüranlıktan kurtulamadık. Kendimizde baş rollerde oynayacak kabiliyet görüyoruz, isimsiz kalmak istemiyoruz, prodüktörler bize bir şans tanısınlar. Bu yürüyüşümüzden sonra da bizleri gören olmaz, iyi birer rol alamazsak beyaz perdeden ayrılacağız”(Koçu, İstanbul Ansiklopedisi, 5774-5). Koçu, bu ikiliyi ansiklopediye alma nedenini ise şöyle açıklıyor: “…bu satırlarla isimlerinin bir şehir kütüğüne geçebileceğini kabul ettik. Başkaları tarafından tekrarlanmasına belki de imkan olmayan muhakkak ki şirin bir protesto yürüyüşüdür” (5775).
İstanbul’un sokak dilinden de çok ilginç kesitler bulunmaktadır. Örneğin, “Dragon” kelimesi “İstanbul’un haneberduş, pırpırılar argosunda “Külhanbeyi”, “it, kopuk”, “vurucu, kırıcı” anlamlarında(…) kullanılırmış (4736). Yalnız kelimeyi açıklamakla kalmayıp bir kantodan örnek de verir:
“Dragonuz omuzdaşlar
Biz biliriz ah biliriz
Bir kadehe telli de kurşun atarız
Mangiz olursa meyhanede çakarız
Narayı da basarız
Basarız ah basarız” (4736).
Çıkmaz sokak maddesinde İstanbul’un çıkmaz sokakları alfabetik olarak sıralayan, Çınaraltı kahvehaneleri maddesinde çınar altında bulunan tüm kahvehanelerin sıralandığı ansiklopediden İstanbul’un sokaklarına, kahvehanelerine, hanlarına, mahallelerine dair oldukça detaylı bilgilere ulaşmak da mümkündür:
İstanbul’un tam da o mozaik diye tarif edilen yapısını, belleğini, bir şekilde önemli ya da önemsiz olalım hepimizin bu şehrin belleğinde yeri olduğunu ve bu şehrin gelip geçenleri olarak aynı belleği paylaştığımızı hatırlamak ve anlamak için de çok önemli bir eser olan İstanbul Ansiklopedi’sini tam anlamıyla incelemek çok zor olduğu için bu yazıda bazı maddeleri sizlerle paylaşmakla yetindik. Zira İstanbul’a yolu düşen hippi turistlere dahi değinen bu ansiklopediden daha fazla maddeye değinseydik, işin içinden çıkamayacaktık. Son bir resimle bu yazıyı sonlandıralım.