Geçtiğimiz hafta Amerika’da bir müzayedede Fransız ressam, yazar, şair ve yönetmen Jean Cocteau’nun yukarıda gördüğünüz bir portre fotoğrafı satışa çıkarıldı. Amerikalı fotoğrafçı Philippe Halsman’ın her daim yaratıcılığından nasibini alan bu karenin eski bir baskısını bulmak maalesef mümkün olmadından 1983 baskısıyla yetinmek için açık arttırmaya katıldım, ancak nispeten yeni bir baskıya göre fiyatı olması gerekenin üstüne çıktığı için kendimi -zor da olsa- durdurdum. Internet’te canlı pey verilebilen müzayedelerin de sıkıntısı bu: Bir tıkla pey verebiliyor, üstelik saniyelerle yarışıyorsunuz. Biraz hırs, olmadık bir parçaların olmadık rakamlara üstünüze kalmasına sebep olabiliyor bir anda. Eh, sağlık olsun. Bir müzayedede bir koleksiyonerin bana söylediği gibi: Sonuçta biraz eğleniyoruz. Yine de, böyle dünyevi hüsranların karşısında kendinizi teskin edecek şeyler de var: Hemen o akşam Cocteau’nun maddi yokluklar içinde ve üstelik sağlığı bozukken çektiği Güzel ve Canavar’ı kim bilir kaçıncı kez, bu defa ünlü besteci Philip Glass’ın film için yazdığı opera eşliğinde izledim. “Fotoğrafı keşke alsaydım”diye geçirdim içimden film boyunca. İnsan yaptığına değil, yapmadığına pişman oluyor esas. Belki biraz daha arttırsaydım… İş işten çoktan geçmişti. Aklıma koleksiyonumda olan bir başka parça geldi. Cocteau’nun aynı isimli romanından uyarlanan Melville filmi Dehşet Çocuklar’ın son derece nadir afişine, uzunca bir süredir göz atmamıştım, hemen gidip biraz hasret giderdim. Bir başka nüshası Fransız Riviera’sındaki Cocteau Müzesi’nde sergilenen, 120 x 160 cm ölçülerindeki olan, aşağıda göreceğiniz bu posterin çizimi, tarzından belli olduğu üzere ressam Cocteau’ya ait: Filmin “kahramanları” Elizabeth ve Paul’ün profillerinin arasında, sanki aralarındaki psikolojik oyunları temsil eden bir satranç taşı…