Koleksiyonerin Yalnızlığı

https://www.independent.co.uk/news/people/obituary-alan-thomas-1537961.html

 

Entel Bülten’in mimarı Ekber bey dostumuza hafta içinde uğradığımda ofisindeki kitaplar yüzünden adım atacak yer kalmadığından olsa gerek, hemen bir üst katına  yerleşme hazırlıkları içinde buldum kendisini. Bu gidişle üst katı da yetersiz kalacak sonuçta artık bütün bina sarmaşıklar misali kitaplarla kuşatılacak galiba.

Malum güzide şairlerimizden Hilmi Yavuz’a hanımı; “Hilmi evdeki kitaplar sürekli artıyor, elinde kitap da getirmiyorsun? Nasıl oluyor bu?” dediğinde; üstad; “hanım bilmez misin kitaplar sessizce geceleri çoğalır” cevabını verir. Şairimiz aldığı kitapları kapı önünde bekletip, müsait vakti kollayıp gece içeri almaktadır, böylece işlem sessizce tamamlanmış olmaktadır. Ne güzel bir yöntem. Hepimizin zaman zaman yaptığı gibi.

Neden koleksiyon yapıyoruz? Bunun hayatın içinde karşılığı var mı? Elbette var, kitapların içimize yaydığı huzur. İşte en güzel karşılık. Bu hususu düşünürken elimin altında İngiliz Koleksiyoner Alan G. Thomas’ın kitaplarının müzayedesinin kataloğu vardı. 1993 yılında yapılan müzayede de birbirinden güzel erken dönem kitaplar yer almıştı. Gutenberg İncili’nden bir örnek orijinal yaprak da satılmıştı o müzayedede. Kataloğun kapağını süsleyen fotoğraf ise aslında hüzünlü bir görüntü sunuyordu. Masasının başında elini alnına dayamış, uzun sakalları ile notlarına eğilmiş koleksiyoner.

Kendi yalnızlığı ile baş başa kalmanın resmi işte bu. Sözün burasında durup bu kıymetli koleksiyoneri biraz anlatayım. Hem koleksiyoner ve hem de sahaf olan, tam adı ile Alan Gradon Thomas; 1911’de doğdu ve 1992’de öldü.  Hayatı boyunca kitaplara tutku derecesinde bağlandı. 1958-1959 yılları arasında da Antika Kitapçılar Birliği’nin başkanlığını yaptı. Koleksiyonunu oluştururken sadece basma eserlerle değil, özellikle ortaçağ yazmalarına da ilgi duygu ve bu tür yazmaların çok güzel örneklerini topladı. 1934 yılında tanıştığı ve daha sonra hakkında en güzel biyografilerden birini yazacağı Ünlü romancı Lawrence Durrell (dilimize de çevrilen İskenderiye Dörtlüsü’nün yazarı)  ile yakın dost oldu. Bu dostluk yıllarına dair anlatılan bir hatıra çok hoştur: “İkili Durrell’erin evinde yemekleri bile boşverip gece gündüz kitap muhabbeti yapmaktalar, Durrel’in annesi de bu ikisinin iyiden iyiye delirdiğini düşünür olmuştur!” 1965 yılında aldığı geç ortaçağdan kalma evine taşındığında odaları tahmin edeceğiniz şekilde kitaplarla dolu idi. 1965-1977 yılları arasında İngiltere’de yapılan yazma eserler müzayedelerinde en çok yazmayı hep kendisi almak istemişse de Amerika’dan rakibi H.P Kraus kendisini geçtikçe içten içe krizlere girmişti. Sonunda kitap toplamanın önündeki en büyük engel olan kıskanma duygusunu bir kenara bırakıp eserler yazmaya başladı. 1967 yılında “Güzel Kitaplar ve Koleksiyonlar” adı ile yazdığı eser büyük ilgi gördü. Maalesef dilimize çevrilmiş değil. Artık evinde kitapları ile başbaşa engine huzurun içinde idi. Hem de ne kitaplar: İlk İngiliz basımcısı Caxton’un beşik baskılarından Newton, Kepler, Galile ilk baskılarına uzanan müthiş bir birikim. 1981 yılında kendisine “İngiliz antika kitap ticaretinin duayeni” unvanı verildi.  Yapılan törende yakın dostu Lawrence Durrel; “Alan Thomas’a  hayranlığım O’nun kitaplara tutkun kişiliği ile edebiyat, mimarlık, sanat ve şiirin  her zaman öğrencisi olarak kalmasına dayanıyor… Para ve şeref onun için çok az şey ifade ediyor; O bunları kitapların dünyasındaki arayışını ilerletmek için kullanıyor. Ve bu aslında, kendimi de aralarında saymaktan gurur duyduğum arkadaşları tarafından O’na değer verilmesini sağlayan ve O’na hayat veren bir niteliktir ”

3 Ağustos 1992’de vefat eden bu kitap tutkunu koleksiyoner ve sahaf’ın koleksiyonu ne mi oldu? Haziran 1993’te unutulmaz bir Sotheby müzayedesinde yeni sahiplerini buldu.

Hakkında güzel iki anma yazısını görsellere tıklayarak okuyabilirsiniz:

Shopping Cart
Scroll to Top