Yazma eserlerin görsel güzelliği bambaşka bir dünyadır. Yazmadan basma aşamasına geçildiğinde ise; basma kitapların görselliği önceleri yerleşik beğeni düzeyini muhafaza etmek maksadıyla yazma eserlerin görünümüne benzetilmişlerdi. Kitap basımının dünyadaki ilk örnekleri malum Gutenberg baskılarından itibaren 16. yüzyıl başlarına kadar, matbaanın emekleme devri kabul edilegelmiştir.
Kitabiyat literatüründeki adı ile İncunable kitaplar 1501 yılına kadar basılan bütün eserlerin ortak adıdır. Latince kökeni ile beşik anlamına gelen kelimenin kitaplar için kullanılması, ilk olarak 1639 yılında Köln’de basılan bir tipografi broşüründe görülür.
Bu tarihten itibaren 15. Yüzyıl baskıları yazma kitaplarla eşdeğer tutulmaya başlanmış ve zaman içinde koleksiyon dünyasında baş köşeyi tutan bir basamağa yükselmişlerdir.
Elbette her ülkenin ilk matbaa ürünleri o ülke için beşik baskı sayılır. Fakat yine de 1500 yılı dahil, bütün 15. yüzyıl baskıları, gerçek anlamda İncunable eserler hükmündedir. 2008 yılında yapılan bir istatistik çalışmasında 1501 yılına kadar bütün dünyada farklı türde 30 bine yakın incunable kitabın üretildiği varsayılmıştır. Merak duyanlar için burada, incunable ilk üretimlerin coğrafi dağılımlarını gösterir bir haritayı da görebilirsiniz. Farkındayım bu haftaki yazım öncekilerden anlatım tekniği yönünden ayrıldı. Tanımsal özelliğinden dolayı hatıralar ve çevremizdeki örnekler ile detaylandırılması mümkün olmadığı için, böyle kuru ve yarı akademik tarz ile anlatma ihtiyacını duyduğum incunable kitaplar konusu, yazmadan baskıya kitap koleksiyonu dünyasında görmezden gelinemeyecek bir güzellik ve önemdedir.
Fakat bunca zamandır gözlemlediğim ülkemizdeki koleksiyon kültürüne eğildiğimde, dünyadakilerinin aksine içimizde incunable kitaplara ilgi maalesef yok gibidir. Bulunma zorluğundan değil, arayınca bulunur, bulanlar da zaten arayanlar değil midir? Yine de Ülkemiz kütüphaneleri ve özel koleksiyonlar, 1501 tarihinden önce basılmış incunable eserler açısından çok çok zayıf durumda.
Bunun sebebi de aslında bütün beşik baskısı eserlerin yüzde doksan oranında dini içerikli; hristiyan ve musevi kültürü eksenli oluşlarıdır. Kültürümüzün dışında kalan bir olgu olduğundan, tamamen bir yaklaşım ilgisizliği söz konusu. Oysa ehline malum bir inceliktir ki; koleksiyon kültürü penceresinden baktığımızda; 1501 tarihinden önce basılmış kitap bulduğunuzda, konusu ne olursa olsun ilgi gösterip edinmeye çalışalım. Çünkü incunable eserler kitap koleksiyonunun deyim yerinde ise birer nazar boncukları değil midir efendim?
Kitaplığımda yer alan nazar boncuğu kabilinden bir beşik baskı aşağıda görünüyor: Gerson 1494
3797 başlık ile en fazla incunabula koleksiyonuna sahip Kongre Kütüphanesi beşikbaskı birikiminden bazı örnekleri şu adresten tetkik edebilirsiniz:
İncunable eserlerin baskı yerlerine göre dağılımı yukarıdaki haritada. Niye hiç Amerika’da yok?