Bile Bile

Bir DeLorean ve ben. 1950’lerin İstanbul’una gitmişiz dün gece. Genç denebilecek bir yaşta kaybettiğim dedem vatani görevini yaptığı Sepetçiler Kasrı’nın yatakhanesine çıkıyor ahşap merdivenlerden. Babam yedi sekiz yaşında, annem henüz doğmamış. Dutluklar, çalılar, kelebekler yerli yerinde. Herkes geride kalan ve tüm şehri haftalarca karlar altında bırakan kara kışı konuşuyor hâlâ. Bir adam -Beylerbeyi civarlarında oturur- …

Bile Bile Devamını Oku »