Geçtiğimiz günlerde aradığım iki Osmanlıca eser için telefonlaştığım Ankara’lı sahaf dostum Cantürk Coşkun ile hasbıhal ederken, koleksiyonerin kitaplara ulaşmasında Sahaf olgusunun önemi bir kez daha gündemimize gelmişti. Cantürk Coşkun, Ankara Sahafları’nın duayenlerinden Merhum Ethem
Coşkun’un oğlu olduğundan, kitap-insan ilişkisi kapsamında nice hatıralara tanıklık etmişti. Bu hatıralar yumağında zaman zaman da izlenim ve yorumlarını kaleme almış, yazıya dökmüştü.
Telefon muhabbetinin ardından, Ethem Coşkun ağabeyi rahmet ile bir kez daha anarken, içinde bulunduğumuz zaman diliminde eski yıllara göre ilgi ve algılarda ne gibi değişiklikler tezahür etti diye düşündüm. Bu ilgi ve alaka değişikliği konusu, esasen tarih boyunca hep yaşanagelen bir husustur. Adeta moda olgusu gibi kimi zaman kitabiyat ve koleksiyon açısından konu ve içerik beğenileri kapsamında azalmalar, çoğalmalar yaşanır. Çok değil daha beş yıl kadar önce imzalı eserler daha az maliyet ile elde edilebilir iken, yakın dönemlerde bu maliyet ciddi rakamlara yükseldi. Belki de olması gerektiği çıtaya doğru evrildi.
Elbette, dönemler değişse de sahaf aynı sahaf. Koleksiyonerler açısından ise dönemlere göre algılar, beğeniler ve ilgiler, değişerek bugünlere gelmiştir. Elbette Sahaflar da bu değişime ayak uydurmuşlardır. İnternet sayfaları oluşturma, elindekilerini internete yüklemek, e-satış sitelerine yüklemek, kimi tekliflerde bulunmak şeklinde sıralayabileceğimiz hususların elbette tek bir gayesi vardır. O da; kitabın ilgilisi ile buluşmasını sağlamaktır. Zaten eski ustalardan duyduğum şu söz sahafların bu gayretini vecize haline getiren bir tanımlamadır. “Ticarette müşteri velinimettir denilse de, tam aksine, koleksiyoner açısından sahaf velinimettir.”
Bu hakikate Cantürk Coşkun’un bir yazısında da tanık oldum. Şöyle ifade etmiş: Bir neslin hatıralarında yaşayan eski kitaplar ve dergiler; tezgâhlarda, sergilerde, sahhaf dükkânlarında eski özlemleri dile getirirken, bir taraftan da yeni sahiplerine satılacakları günü beklerler. Çünkü dolaptan sandıktan çıkarılmış, çatıdan indirilmiş, gözden düşmüş artık okunmayan ve okunmayacağı düşünülen hurda niyetine satılmış veya atılmış fikir, edebiyat, tarih, felsefe, sanat, kültür ve siyaset konulu kitaplar olsun, kimi bir akademik faaliyetin icrasına hizmet etmiş, kimi bugüne ulaşmış tanıklığın ifadesi dergiler sadece sahhaflarda satılır da ondan! (…) Sahhaf denilince eski bir mesleği modern zamanda sürdürmeye çalışanlar akla geliyor. Eski olanı muhafazaya gayret etme, değişen dünya karşısında varlığı sürdürebilmenin sahhaf portresini resmeden tarafı (…..) Modern zamanda geleneği muhafaza etmek zordur. O halde eski sahhafların yerine yenileri gelmediği takdirde az sayıdaki haleflerin durumu zaman içerisinde değişecektir. Hayat şartları olsun, yeni bir ticaret anlayışının etkisiyle belki başka rüzgârlara kapılıp başka işlerin peşinde sürükleneceklerdir. Nitekim gün gelip “Nerede kaldı o eski sahhaflar?” veciz sözü ile geçmişi yerinde bulamamaları onlar için de kaçınılmaz olacaktır.
Bugünkü tavır umumiyetle böyledir. Sahhaf dostumuz Ahmet Özcan konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Devirler itibarı ile mesleğin eski hâdimleri, eski müdavimleri artık olmasa da az sayıdaki sahhafları görmezden gelmek doğru değildir. Elli-altmış sene evvel sahhaflık yapan üstadların devirlerine yetişmek bugün için mümkün değildir.(…)sahhafın elindeki malzeme, karşısındaki okuyucu kitle aşağı yukarı bellidir. Dolayısıyla alışveriş bu şartlar dâhilinde şekillenecektir. Eski sahhaflar yoktur belki ama eski müşteriler de yoktur.”
Düşündüklerimi detaylandırdığı için alıntıyı özellikle uzun tuttum. İşte alıntı da zaten hoş bir durum tespiti vecizesi ile tamamlanmış. Burada bu düşündüklerimizi de bir kenara not edip, şu hakikatin penceresini açmamız daha doğru olur; evet eski sahaflar yok, fakat, eski sahaflar yerine günümüz şartları içinde her şeye rağmen kitap aşkı ile mesleğini şevkle devam ettiren nice yeni sahaflar var. Ve dahi yine o efsanelerde kulaktan kulağa nakledilen hikayelerde yaşayan eski müşteriler yok, ancak, onların yerine, farklı ilgi ve alaka zenginliği içinde nice yeni koleksiyonerler, nice kitap tutkunları var. Sizler, bizler, velhasıl hepimiz gibi efendim.
Birinci görsel: Eski sahaflar çarşısı yani işte geçmiş.
İkinci Görsel : Sahaf Festivallerinden bir kare, yani güncelin aynasında
silinmeyen şimdiki andan bir kare.